Kategoriler

17 Aralık 2012 Pazartesi

Bratislava-Prag-Viyana

Evet arkadaşlar  herkese merhaba. 2 haftadır yazamıyordum çünkü burada sınav dönemi de dahil olmak üzere biraz meşguldüm ama artık yazmaya devam ediyorum. Bu yazıda ilk Macaristan dışı gezimden bahsedeceğim.

Öncelikle şunu belirtmemde fayda var. Çok planlı ve düzenli bir insanım. Bu nedenledir ki; ne zaman, nerede, nasıl ne yapacağımı planlamadan asla bir işe kalkışmam. Bu geziye çıkmadan öncede gayet sağlam bir plan yaptım. Olası aksiliklere karşı da her durum için bir B planım da vardı tabii ki.

Diyebilirsiniz ki ne gerek var bu kadar saat bilgisayar başında kafa patlatmaya, planlar yapmaya? Çık, gez, gör ve geri dön. Ben zaten tam olarak bunu yapıyorum ama yaptığım plan ve çizdiğim rota sayesinde maksimum f/p oranı alıyorum. Ne demek bu? diye soran olursa da, yani minimum harcamayla en kaliteli geziyi nasıl yapabilirim? sorusuna cevap verebilmenin çalışmasıdır benim yaptığım şey.

İlk olarak Macaristan' yakın olan ülkeleri görmek üzere kafamda taslak oluşturduktan sonra, hangi otobüs firmasıyla saat kaçta, nereden nereye sefer var, nerede görülecek neler var? şeklinde soruları sorarak plana başladım. Bu noktada en büyük yardımcımız bildiğiniz üzere internet. Eğer interneti etkili bir şekilde kullanmasını biliyorsanız, birazda zaman ayırarak mükemmele yakın sonuçlar elde edersiniz. Öncelikle rotamı aşağıdaki gibi belirledim. Tabii bu rotayı otobüs veya tren seferlerine uygun olarak ayarladım.

Slovakya-Çek Cumhuriyeti-Avusturya Rotası

Bu 3 başkente 3 gün yeterli diyerek yola çıktım. Tabii ki burada daha fazla zaman ayırabilirdim ama hem okulu asmamak adına hem de internette yaptığım araştırmalar sonucu her şehri bir gün gezmenin yeterli olacağı kanısına vardım. Planımı yapıp, Budapeşte-Bratislava otobüs biletimi alıp ve gerekli parayı da yanıma alarak; 29/09/2012 Cumartesi 08:00-10:45 Orangeways otobüsüyle yola koyuldum. Bileti otobüsün ofisinden 2290 forint fiyatıyla almıştım.

Otobüs Bratislava'ya zamanında gelmişti. Otobüsten indim ve otobüs terminalinin içini dolaştım. Çünkü öncelikli hedefim Prag biletini alıp, şehirden ayrılma saatini netleştirip ona göre Bratislava'da zamanımı ayarlayacaktım. O noktada gözüm Slovakian Bus'a ilişti ve gittim bileti sordum. Fiyatı 11€ dedi oradaki bayan ve bende dışarıdan hemen bir ATM bulup parayı aldım e geri geldim. Bayan Türkiye pasaportunu görünce başladı, "merhaba. nasılsın, antalya, fethiye..." diye konuşmaya :) Biraz güldükten sonra beğendin mi peki ülkemizi dedim. Soruma gerçekten mükemmel bir ülkeniz var diye cevap verdi. Bayandan şehrin haritasını istedim ve o da bana ufak bir şehir haritası verdi. Teşekkür edip bileti ve haritayı aldıktan sonra oradan ayrıldım. Biletimin saati hatırladığım kadarıyla gece 00:30 civarıydı ve otobüs sabah 05:30'da Prag da olacaktı. Yani tüm günümü Slovakya'nın başkentini gezerek geçirecektim ve terminalde yaklaşık 2 saat otobüs saatini bekleyecektim.

Reklamlar :)

Saati netleştirmenin ve bileti almanın verdiği rahatlıkla şehri gezmeye başladım. Haritadan seçtiğim noktalara bakarak şehri gezdim ve kısacası 3-4 saatte yürüyerek rahatlıkla bitirilebilecek kadar ufak bir şehir.


Bratislava'da bir sokak heykeli

Bratislava'yı gezdikten sonra akşam otobüs terminaline döndüm ve orada otobüs saatinin gelmesini bekledim. Dışarıda sağanak yağmura yakalandığım için bacaklarım da sızlamaya başlamıştı. Sıcak bir otobüste uyku keyfini hayal ederek otobüs saatini bekledim ve sonunda otobüs geldi. Otobüse biletimi göstererek bindim ve koltuğa oturdum. İstediğiniz yere oturabiliyorsunuz gayet gayrı-ciddi bir ortam var Avrupa'da otobüslerde. Otobüsteki yaşadığım saçmalıkları anlatmıyorum çünkü yazarak bitiremem. Ama şu kadarını söyleyeyim, Türkiye'de hem otobüslerin kalitesi hemde otobüse binince göreceğiniz ortamın kalitesiyle, Avrupa'daki otobüslerde göreceğiniz kaliteyi kıyaslamak bile bizim otobüs firmalarımıza ve otobüs kültürümüze (:)) hakaret olur. Otobüste bir şey ikram etmediklerini kusur olarak görmüyorum merak etmeyin :)

Sabah 05:30 civarı Prag'a ulaştım. Hem tourist info'dan harita almak hemde günün aydınlanmasını beklemek için sıcak terminalde oturmaya başladım. Burası bile Çek Cumhuriyeti'nin Slovakya'dan gelişmiş olduğunun kanıtıdır diye düşünürken, kucağımda çanta uyuyakalmışım. Birden ani bir dürtükle uyandım. Terminaldeki görevli bana "hoop birader prag terminalinde uyuklamak yasaktır! uyaann!!" diyordu. Kültür farkı vs . diyerek uyku sersemliğiyle geçiştirdikten sonra saat 7 olmuştu. Oradan studentagencybus isimli şirketten gece otobüsüyle viyana gitmek için 24€'ya (kazık yemenin verdiği hüzünle) bileti aldım. Çünkü en ucuzu buydu. Baktım turist bilgilendirme ofisi açılmış oraya girdim ve harita istedim. (Normalde şehir tanıtım katalogları bile bedava oluyor.) Görevli bayan 4€ deyince, sevgiler saygılar diyerek ordan ayrıldım ve haritasızda gezerim diyerek çıktım. Daha sonra şehir içi ulaşım için 24 saatlik bilet aldım. Yaklaşık 5-6€ civarı bir fiyatı vardı. Sora sora tren istasyonuna gittim. Çünkü orada bedava harita bulma ihtimalim vardı. Umduğum gibide haritayı buldum. Saat 8 civarı elimde harita, sırtımda Slovakya'dan aldığım erzağım başladım Prag'ı gezmeye..

Prag'dan bir fotoğraf




Prag adete gez gez bitmeyen bir şehir. Şehrin mimarisi olsun, kalesi olsun, katedrali olsun, meşhur köprüsü olsun saymakla bitmeyecek kadar gezilecek yer var. Tam bir turistik şehir. Turizm anlamında her şey mevcut diyebilirim. Zaten Avrupa'da Londra,Paris ve Roma'dan sonra en çok turist alan 4. şehirmiş Prag. Ama geçekten de hakkını veriyor bence.

O kadar küçük olduğuna bakmayın, devasa bir yapı.

Prag'ın kalesine ise ayrı bir yer açmak gerekli bence. Gördüğüm en etkileyici kalelerden birisi. Harika bir konumda ve çok ilgi çekici bir yer. Mümkün olursa görülmesi gereken yerlerden bir tanesi.

Prag Kalesi'nden Prag..


Prag'ı gezerken hem tramvayı hem de ayaklarımı kullandım. Ama Prag'da görecek ne kadar yer olduğunu anlatmama gerek yok, internette bulabilirsiniz ama şunu söyleyeyim; Prag'da gün boyu toplam 12 saatten fazla yürüdüm. Akşam otobüs terminaline geldiğimde ayaklarım oldukça bitkin düşmüştü ama pişman değildim tabii ki. Çünkü Prag bunun karşılığını vermişti. 

Yemek yeme olayını da kısaca açıklamak isterim. Ben domuz eti olup olmadığı bilemediğim için yada daha doğrusu güvenemediğim için şehirdeki marketlerden ayaküstü yiyecek ve içecek alıp çantama koyuyorum. Acıktıkça da çantadan çıkarıp, gezerken bir yandan da yiyorum.

Otobüsü bekledim ve sonunda geldi ve bindim. Ama o da ne? 24€ verip kazıklandığımı düşündüğüm otobüs gelmişti ve Türkiye'deki otobüslerin kalitesindeydi. Koltuklar prizleri, kliması, geniş koltukları ve yolda sessizce gidişi verdiğim parayı hak ediyor diye düşünürken otobüste kulak tıkaçlarımı takıp uyudum ve ultra- konforlu otobüsüm Viyana'ya doğru yol alıyordu..

Sabah 06:00 civarında uykumu elinde mikrofon "vieeeennnnn" diye bağıran hostes böldü. O yorgunluğun üstüne otobüste rahat uyumanın verdiği zevkle otobüsten dışarı çıktım ama bir terslik vardı. Çünkü otobüs yolcuları yol kenarında indiriyordu. Bende anlam veremedim ve muavin bayana "viyana merkez otobüs terminaline nasıl giderim?" diye sorunca "nasıl yani" diyerek bakışlarını "ne diyo la bu" der gibi üzerime yöneltti. Açıklamaya çalıştım ama "kusura bakmayın sizi anlamıyorum" dedi ve otobüse bindi. Sonradan öğreneceğim üzere, Avrupa'da bir çok şehirde bizdeki AŞTİ veya buna benzer otobüs terminalleri yok. Bunun yerine firmalar büyük tren istasyonunun kenarında yolcuları indiriyorlar. Enteresan bir uygulama. Bizdeki otobüs terminali ve tren istasyonu olayı daha güzel bence. Neyse karşımda Viyana Merkez Tren İstasyonu duruyordu. Bende oraya gidip oradan bir şekilde harita bulup, merkeze gitmeyi planlıyordum. Ama tabii ki önceliklen Budapeşte'ye dönüş biletimi alıp, dönüş saatimi belirleyip öyle gezmeye başlayacaktım önceki şehirlerde olduğu gibi. Bende belki otobüsle pek fark yoktur diyerekten Budapeşte tren fiyatını sorduktan sonra hızla oradan uzaklaştım çünkü fiyat 45€ idi. :) Daha sonra 24 saatlik Viyana içi ulaşım biletimi aldıktan  sonra sorarak büyük otobüs terminalini buldum ama orasının "merkezî" Viyana otobüs terminali olacağına inanmam 15 dakikadan fazla sürdü.Çünkü Viyana ULUSLARARASI Otobüs terminali Isparta'daki köy garajı dolmuşlarının beklediği yer kadardı ve sadece bir firma hizmet veriyordu :) Daha sonra akşam saat 19:00'a "zoraki" Budapeşte'ye dönüş biletimi 19€'ya aldım ve şehri gezmeye başladım.

Viyana aslında mimari ve "müzesel" olarak mükemmel bir şehir. Ama benim müzelere pek ilgim olamadığından dolayı sadece dış yapılardaki mimariyle ilgilendim. Fakat siz müzeleri gezmeyi çok seven birisiyseniz Viyana'yı 1 hafta bile gezebilirsiniz.

 
Bunu çekmeye lens yetmiyor :)





Viyana'da boş bir şehir değil. Küçük Almanya diyebilirim, zaten herkes Almanca konuşuyor. Tabii ki sokakta yürürken ya da metroda giderken Türkçe konuşmaları da duyunca garipsemeyin. Çünkü Viyana'da azımsanmayacak kadar Türk var.

Viyana'da sıradan bir sokak görünümü.

Yukarıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi Viyana'da sıradan bir sokağa girdiğinizde bile bir tarihi esinti oluyor. Tam anlamıyla sanat ve estetik şehri diyebilirim Viyana için.

Akşam üzeri otobüs saatine yaklaşırken bende "uluslararası" terminale doğru yürümeye başladım. Yaklaşık olarak 8 saat boyunca Viyana sokaklarında gezdim. Artık ayaklarım kopma noktasına gelmişti. :) Neyse ki sapasağlam otobüse bindim ve 3 saat sürecek olan yolculuk için uyumaya başladım. En nihayetinde Budapeşte'ye geldim.

Son olarak eve geldiğimde baya bir rahatlamıştım. 3 Gün boyunca 3 ülke, 3 başkent görmüş ve 3 günde yaklaşık 30 saatten fazla yürümüştüm. Benim için oldukça farklı bir deneyim olduğu aşikardı ve ertesi gün saat 8'de dersim vardı :)

Görüşmek üzere.

17/12/2012 - 02:55
Budapeşte.

6 yorum:

  1. Kutluyorum Sevgili Said Bahadır. Çok zevkli ve öğretici bir gezi yazısı yazmışsın. Biz de haziran 2013 de Avusturya, Prag, Budapeşte, Bratislava gezileri yapacağız. Ama senin gibi 3 gün değil 15 gün sürecek, yani her şehirde 3-4 gün kalacağız. Bazı bilgiler gerekiyordu, bunu da yazından öğrendim. Çok teşekkür ederim. Yeni gezi yazılarını bekliyoruz.
    Sevgi ve selamlar.
    Mesut

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim Mesut bey. 15 günlük süre, dediğiniz 4 şehir için olduça yeterli. Ben olsam en çok zamanımı Prag ve Budapeşte için ayırırdım.

    Vakit buldukça yazılarımı eklemeye çalışıyorum.

    Görüşmek üzere, hoşçakalın.

    YanıtlaSil
  3. Öncelikle İzmir'den selamlar..Aralık 2012 de yapmış olduğum 4 günlük Prag turundan sonra(Tur firmasıyla değil kendim gittim) bu sene bir kez daha Aralık 16-24 2013 arası hanımdan aldığım vizeyle:))) bu sefer 4 ülke 4 başkent sloganıyla sizin seyahat rotanızda turlayacağım. En ucuz uçak biletini Viyana'ya bulduğumdan(İzmir-Viyana İstanbul aktarmalı 250 Tl)Viyana-Budapeşte-Bratislava-Prag-Viyana güzergahını kullanacağım.Konaklama için ise 1 gece Viyana-2 gece Budapeşte-1 gece Bratislava-2 gece Prag ve 2 gece Viyana düşünüyorum.Ülkeler arası geçişleri trenle ya da otobüsle planlıyorum.Tercihim ne olmalı sizce?(Türkiye Devlet Demiryollarında çalıştığım için trene ücret ödemeyeceğim)Ayrıca Budapeşte için bana gezi ve eğlence anlamında bir tavsiyeniz olur mu?

    YanıtlaSil
  4. Selam. Şehirler arası ulaşım trenle bedava olacak ise treni kullanabilirsiniz. Zaten yolculuklar fazla uzun sürmeyeceği için sıkıntı yaratmaz. Budapeşte'de turist haritasına uyarsanız hemen hemen bütün görülmesi gereken yerleri görebilirsiniz. Bu haritayı havaalanından bedava alabilirsiniz. Haritada olmayan ama bence görmeniz gereken mekanlar ise Gül Baba Türbesi ve Galiçya Cephesi Türk Şehitliği olabilir. İyi eğlenceler...

    YanıtlaSil
  5. Merhaba. Bende erasmus için bu ülkeyi trrcih edeceğim ustekik benim ki 3 Aylik staj hareketliliği ancak çoğu kişi erasmus öncesi çok fazla harcama yapıldığını söylüyor. Euro'nun 3ün üstüne çıktığı bu dönemde beni endiselendiriyor. Erasmus öncesi harcamalar konusunda bilgilendirirseniz beni çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  6. "Budapeştede alternatifleri ararken sitedeki resimlere bakıp birazda gaza geldik :) Budapeştede bir turkçe rehber bulduk ( www.budapeste.net ) ve alternatif bir tur istedik. Tam anlamiyla harikaydi. Tüm resimdeki yerleri ve Budapeştenin alternatif sıra dışı mekanlarını iki gün boyunce gezdik. En çok hoşumuza gidende ikinci el dükkanları ve bit pazarıydı. Harika yağlı boya tablo buldum 80 euroya.....
    "

    YanıtlaSil