Evet, gelelim uçaktan indikten sonraki duruma. Uçaktan
indikten sonra sürü psikolojisiyle diğer insanları takip ettim. Daha sonra ise
pasaport kontrolünde baya bir sıra bekledim çünkü AB vatandaşı olanlarla
olmayanlar olarak 2’ye ayrılıyorsunuz. AB vatandaşları seri bir şekilde
giderken biz bekledik ve sonunda kuyruktan sıra bana geldi. Görevli polise
pasaportu uzattım aldı gerekli işlemleri yapıp geri bana verdi ve bende
valizimi almak için sırtımda sırt çantamla beraber valizlerin döndüğü kısma
geldim.Yaklaşık yarım saatten fazla bekledim ve en sonunda makine durdu ve hâlâ
benim valizim gelmemişti. Benim aynı durumda olan 3-4 kişi daha vardı. Hemen
kafam birkaç tane İngilizce cümle kurup oradaki görevliye yöneldim ve onun bana
verdiği yanıt, “bu tür bagaj kaybolmaları sık sık oluyor endişelenecek bir şey
yok, kayıp formu doldurun.” şeklinde oldu.
Yaşadığım endişeyi tahmin edebilirsiniz sanıyorum. Sorun
yaşamamak için THY’yi tercih ettik gibisinden de söylenerek ilerledim. Kayıp
formu doldurdum ve adres olarak 5 günlüğüne rezervasyon yaptırdığım hostelin
adresini verdim. Sırt çantamla Budapeşte havaalanında kala kalmıştım. Elimde
bir hostelin adresi ve oraya gitmek için aldığım yol tarifiyle baş başa kalarak
havaalanından çıktım.
Ama bilet almak için bozuk paraya ihtiyaç vardı ben ise ATM’den
para çekmiştim. Gittim parayı bozdurdum ve bileti aldım. Otobüsten inip
metroyla şehir merkezine ulaştıktan sonra hosteli buldum ve giriş yaptım. Daha
sonra evi arayıp “alo anne ben hayattayım” dedim. Ama hâlen aklımda valizim vardı çünkü her şey onun içindeydi. Kayıp formunu
hostelci amcaya verdikten sonra gelen olursa kabul et dedim. Ertesi gün okula
yaptığım keşif gezisinin dönüşünde, hostelin girişinde valizi görünce rahat bir
nefes aldım.
Beş gün boyunca bu
hostelde kaldım ve 5. Günün sonunda kiraladığımız eve taşındım.
Sonraki gün üniversiteye kayıt ve kampüsü tanıtma etkinliği
vardı. Ona katıldım ve sonraki 2 gün boyunca üniversitenin değişim öğrencileri
için “flat searching event” yapacağını öğrendikten sonra internetten kendimce
fiyat araştırması yaptım. Bu etkinliğin
ilk günü etkinliğin yapılacağı yere gittim ve içerisi ana baba günüydü. Herkes
elinde kataloglar ev bakıyor, kimisi ev bulmuş ortak arıyor, kimisi emlakçı “ev
lazım mı genç” diye soruyor. Yaklaşık 1 saatin sonunda tek başıma ev
kiralamanın baya zor ve tuzlu olacağını anlayınca 2-3 diye ortaklar aramaya
başladım. Tabii bana gelip soranlarda oluyordu ortak olalım mı gibisinden. Biraz zaman geçti, daha sonra gözüme 2 tane
arkadaş ilişti. Anladığım kadarıyla yeni gelmişlerdi ve “noluyo ya burda” diye
etrafa bakınıyorlardı. Ben onlara ortaklık ettim ve beraber kataloglardan ev
bakmaya başladık. 5 Ay boyunca ev arkadaşım olacak olan bu arkadaşlar İspanyol’du.
Daha sonra bir ev beğendik ve gittik baktık. Fiyatı uygundu
ve üniversiteye yakındı. Kiralamaya karar verdik ve sözleşmeyi imzaladık. Böylelikle artık başımı sokacak bir yerim olmuştu. Ama ilk 2 hafta boyunca
yaşayacağım tek sorun ev kiralamak değildi..
03/12/2012 - 16:28
Budapeşte
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder