Herkese merhaba. Bu yazımda Dubai’de bulunan Burj Al Arab
isimli lüks otelden bahsedeceğim. Kaynak olarak tabii ki interneti ve ek olarak
NG’in bu yapı hakkında da hazırlamış olduğu “Mega Yapılar” belgeselini
kullanacağım.
Yüksekliği 321 metre. Bu özelliğiyle dünyanın en yüksek
oteli. 5 üzerinde 7 yıldıza sahip ilk ve tek otel. :) İsminin anlamı “Arap
Kulesi”. Yapımına ise 1994 yılında başlanmış. Maliyeti 650M$. Bu projenin finans
kaynağı Muhammed bin Raşid El Maktum. Ve onun danışmanı olan kişi de “bir gün
petrol bitecek ve o zaman ne olacağını düşünüyoruz ve o yüzden bu şekilde
projeler geliştiriyoruz.” diyor.
Oteli yapmak için bir temele ihtiyaç var tabii ki ve bu
temel içinde toprak gerekli. Denizin üstünde yükselen bir yelkenli gibi
gözükmesi için önce denizin üzerine bir ada yapılıyor ve daha sonrada otelin
inşasına başlanıyor. Gerçekten de yapının türünün tek örneği olması için yapılan
bunca şey masrafı artırıyor ama sorun yok para çok.
Projenin başmimarı. |
Zemini kayalarla oluşturduktan sonra buradan suyun gelip oteli
yutmasını engellemek için ise çelik yapı kullanarak, tabiri caizse temelle
suyun arasına perde çekmişler. Nihayetinde Kasım 1995’de yapay ada tamamlanıyor
ve otelin inşasına (temel) geçiliyor. Aslında en önemli sorulardan bir tanesi,
“suyun üzerine yapay olarak inşa edilmiş bir adadaki 321 metrelik yapı nasıl
olacak da depreme, rüzgâra ve suya karşı dayanıklı olacak?” Cevap aşağıdaki
fotoğrafta.
Cevap, kuma saplanacak çelik temel kazıkları. Ama bunlarında
batmasını nasıl engelleyecekler diye sorabilirsiniz. Onunda cevabı yüzey
sürtünmesi. Yüzey sürtünmesi = Otelin uyguladığı basınç olduğu andan itibaren
otelin batması imkânsız oluyor. Yani ilk başta çelik temel kazıkları kuma
saplanmaya/batmaya başladıktan belli bir süre sonra bu saplanış “o anda” sona
erecek ve karada yapılmış bir temelden farksız hale gelecek. Ama bunun
olabilmesi içinde kumun yeterince sıkı olması gerekiyor. Örneklerden alınan
sonuç olumlu çıkınca geriye bir sorun kalmamış oluyor. Gerçekten de mükemmel
bir çözüm. Belgesel ise bunu uygulamalı olarak anlatıyor.
Belgeselde baş müteahhidin söylediği bir sözü de not olarak
ekleyeyim hemen. :)
“Mimar tutup güzel resimler çizer ama sonuçta onları yapacak
olan biziz.”
Oteli yaparken hem tasarımdaki estetiği bozmamak hemde sağlamlığı
artırmak adına mimar ve mühendis ortak bir noktada anlaşıyor ve bu devasa
kirişler üretiliyor. Üretiminden yerine yerleştirilmesine kadar başlı başına
bir olay olmuş bence.
Yapının Ocak 1997’deki hali. |
Binayı rüzgârlara karşı korumak
için rüzgâr mühendisleri aracılığıyla, projenin minyatürü üzerinde deneyler
yapılıyor ve ona göre önlemler alınıyor. Yani her ayrıntı en ince ayrıntıya
kadar hesaba katılıyor. Evet, ayrıntının da ince ayrıntısı..
Yapılan ayrıntılardan bir tanesi
de inşaatın dışının bitmeden için yapılmaya başlanmış olmasıydı. Bunun
yapılmasındaki amaç, projenin bitiş tarihini geciktirmemekti. Ayrıca binanın
dış yüzeyini oluşturan “bez” dünyanın en büyük sinema perdesi olarak
geçiyormuş.
Otelin ilk misafirleri Aralık
1999’da kabul edilmeye başlanmış. Suitlerin geceliği 28000$ fiyatlara kadar çıkmış
durumda. Bu otel artık Dubai’nin simgesi haline gelmiş durumda. Hatta plakalara
konacak kadar.
Otelin günümüzdeki hali;
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşçakalın.
02/03/2013 – 16:36
Isparta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder