Kategoriler

2 Mart 2013 Cumartesi

Mega Yapılar - Burj Al Arab

Herkese merhaba. Bu yazımda Dubai’de bulunan Burj Al Arab isimli lüks otelden bahsedeceğim. Kaynak olarak tabii ki interneti ve ek olarak NG’in bu yapı hakkında da hazırlamış olduğu “Mega Yapılar” belgeselini kullanacağım.
 


Yüksekliği 321 metre. Bu özelliğiyle dünyanın en yüksek oteli. 5 üzerinde 7 yıldıza sahip ilk ve tek otel. :) İsminin anlamı “Arap Kulesi”. Yapımına ise 1994 yılında başlanmış. Maliyeti 650M$. Bu projenin finans kaynağı Muhammed bin Raşid El Maktum. Ve onun danışmanı olan kişi de “bir gün petrol bitecek ve o zaman ne olacağını düşünüyoruz ve o yüzden bu şekilde projeler geliştiriyoruz.” diyor.

Oteli yapmak için bir temele ihtiyaç var tabii ki ve bu temel içinde toprak gerekli. Denizin üstünde yükselen bir yelkenli gibi gözükmesi için önce denizin üzerine bir ada yapılıyor ve daha sonrada otelin inşasına başlanıyor. Gerçekten de yapının türünün tek örneği olması için yapılan bunca şey masrafı artırıyor ama sorun yok para çok.

Projenin başmimarı.

Zemini kayalarla oluşturduktan sonra buradan suyun gelip oteli yutmasını engellemek için ise çelik yapı kullanarak, tabiri caizse temelle suyun arasına perde çekmişler. Nihayetinde Kasım 1995’de yapay ada tamamlanıyor ve otelin inşasına (temel) geçiliyor. Aslında en önemli sorulardan bir tanesi, “suyun üzerine yapay olarak inşa edilmiş bir adadaki 321 metrelik yapı nasıl olacak da depreme, rüzgâra ve suya karşı dayanıklı olacak?” Cevap aşağıdaki fotoğrafta.



Cevap, kuma saplanacak çelik temel kazıkları. Ama bunlarında batmasını nasıl engelleyecekler diye sorabilirsiniz. Onunda cevabı yüzey sürtünmesi. Yüzey sürtünmesi = Otelin uyguladığı basınç olduğu andan itibaren otelin batması imkânsız oluyor. Yani ilk başta çelik temel kazıkları kuma saplanmaya/batmaya başladıktan belli bir süre sonra bu saplanış “o anda” sona erecek ve karada yapılmış bir temelden farksız hale gelecek. Ama bunun olabilmesi içinde kumun yeterince sıkı olması gerekiyor. Örneklerden alınan sonuç olumlu çıkınca geriye bir sorun kalmamış oluyor. Gerçekten de mükemmel bir çözüm. Belgesel ise bunu uygulamalı olarak anlatıyor.



Belgeselde baş müteahhidin söylediği bir sözü de not olarak ekleyeyim hemen. :)
“Mimar tutup güzel resimler çizer ama sonuçta onları yapacak olan biziz.”

Oteli yaparken hem tasarımdaki estetiği bozmamak hemde sağlamlığı artırmak adına mimar ve mühendis ortak bir noktada anlaşıyor ve bu devasa kirişler üretiliyor. Üretiminden yerine yerleştirilmesine kadar başlı başına bir olay olmuş bence.


Yapının Ocak 1997’deki hali.

 Binayı rüzgârlara karşı korumak için rüzgâr mühendisleri aracılığıyla, projenin minyatürü üzerinde deneyler yapılıyor ve ona göre önlemler alınıyor. Yani her ayrıntı en ince ayrıntıya kadar hesaba katılıyor. Evet, ayrıntının da ince ayrıntısı..
Yapılan ayrıntılardan bir tanesi de inşaatın dışının bitmeden için yapılmaya başlanmış olmasıydı. Bunun yapılmasındaki amaç, projenin bitiş tarihini geciktirmemekti. Ayrıca binanın dış yüzeyini oluşturan “bez” dünyanın en büyük sinema perdesi olarak geçiyormuş.



Otelin ilk misafirleri Aralık 1999’da kabul edilmeye başlanmış. Suitlerin geceliği 28000$ fiyatlara kadar çıkmış durumda. Bu otel artık Dubai’nin simgesi haline gelmiş durumda. Hatta plakalara konacak kadar.



Otelin günümüzdeki hali;



 Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşçakalın.

02/03/2013 – 16:36
Isparta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder