Aslında Erasmus’a başlarken Frankfurt’a gitme gibi bir
planım yoktu. Ama babamın bir akrabasının (dolayısıyla benimde akrabam oluyor
:)) orada yaşaması nedeniyle, hem onları ziyaret etmek hem de Almanya’yı görmek
için planlarım arasına Frankfurt seyahatini de almıştım. Her zaman olduğu gibi
yine öncelikli amacım uçak bileti fiyatını ucuza alabilmek idi. Ryanair’ın
sitesinden Budapest-Frankfurt Hahn uçuşunun olduğunu gördüm ve tarihi
netleştirdikten sonra ucuz fiyat kollamaya başladım. Daha ucuza alma imkânım
varken birazda şansımı zorlamam hasebiyle beklediğimden biraz daha pahalı bir
fiyata gidiş-dönüş biletimi aldım. Kredi kartı kesintisi vs. dahil toplam fiyat
bana 12000 forinte geldi. Aslına bakılırsa gitmeye son zamanlarda karar
verdiğim için bilet fiyatı pahalı da sayılabilir.
Bileti alıp uçuş tarihini beklemeye başladıktan sonra 3 gün
içinde yapacaklarımı ve diğer ihtimalleri değerlendirdim. Gideceğim akrabamızın
bir süpermarketi var ve ben oraya gidip kendimi tanıttıktan sonra olayları
akışına bırakma planındaydım ama tabii diğer bir ihtimal olan, aranan yeri
bulamama vb. durumlar içinde 2 tane hostele yol tarifini de yanıma alacaktım.
Tüm planları bitirip uçuş tarihi gelmişti ve havaalanına
doğru yola çıktım ve THY’den sonra ilk defa uçağa binecektim. Az da olsa bir
tedirginlik oluyor tabii..
Ryanair.. |
Uçağa bindikten sonra yolculuk yaklaşık 2 saat sürdü ve
indiğimiz yer Hahn havaalanıydı. Bu tür havaalanlarını genelde “low-cost”
dediğimiz hava yolu şirketleri kullanıyor; Ryanair, wizzair, easyjet vb. Tabii
ben daha önceden uçaktan indikten sonra ne olacak diye internetten bakarken
gördüğüm üzerim Hahn’dan Frankfurt am Main’a gitmek için bir otobüs firması var
ve bu otobüs firması sizi şehir merkezine götürmek için sadece 1-1,5 saat
sürecek yolculuk için sizden 14€ gibi fahiş bir fiyat talep ediyor. Siz de eğer
şehir merkezine gidecekseniz bu parayı ödemeye, başka bir deyişle kazık yemeye
mecbursunuz. Çünkü başka bir alternatifiniz yok. Bende herkes gibi biletimi
aldım ve otobüsteki yerime geçtim. Otobüs gayet rahattı. Türkiye’deki
şehirler arası otobüsleriyle aynı seviyede diyebilirim.
Otobüs sizi Frankfurt’un merkezi tren istasyonunun önünde
indiriyor. Benim elimde bu tren istasyonundan markete yürüyerek nasıl gidilir
şeklinde Google Maps’den aldığım yol tarifi var. Yaklaşık yarım saatte
tabelalara bakaraktan aradığım yeri buldum. Marketten içeri girdiğim herkes
Türkçe konuşuyordu. Türkler alışverişini Türk marketlerinde yaparmış
genellikle. Daha sonra aradığım akrabamızı buldum. Biraz sohbet ettikten sonra market
kapatıp sonra arabayla evlerine geçtik. Benim oraya gidişimdeki amaç turistik
geziden çok akraba ziyaretiydi. Zaten internetten baktığınız zaman Frankfurt’un
o kadarda turistik turistik bir şehir olmadığını görürsünüz.
Eve girdiğimde Lig tv açıktı :) İşin açıkçası Türk yemeklerini
daha doğrusu ev yemeklerini de özlemiştim. Bu özlemi giderdikten sonra sohbet,
yetenek sizsiniz vs derken yatma vakti geldi. Ertesi gün Franfurt’u biraz gezme
şansım oldu. Gezme anlamında bakıldığı zaman zaten sayılı yerler var. Frankfurt
bir turizm şehri değil tam aksine gökdelenlerin ve iş merkezlerinin bulunduğu,
Almanya’nın iş merkezi denilebilir.
Frankfurt eski mahallesi :) |
Akşam olduğunda Frankfurt’ta gezerken şehir bana ölü gibi
geldi. Nasıl yani derseniz, Türkie’deki o canlılık yok. İnsanlar haftanın 6
günü robot gibi çok yoğun şekilde çalıştıktan sonra Pazar günü evlerinde
genelde dinlenmeyi tercih ediyorlar. Pazar günü zaten market, avm vb. çoğu yer
kapalı. Tükkan açmak yasakmış yani :)
Almanya’da gıpta ettiğim olaylardan birisi 10 otomobilden
9’unun Alman malı olması. Bu garipsenecek bir durum değil çünkü otomotiv
sektörünün devi Almanya’dır. Keşke bizde de böyle olsa diyerek içimden
geçirdiğim bir durumdu bu. Diğer bir olay ise hemen hemen her Avrupa ülkesinde
olduğu gibi trafik kurallarına olan kesin uyum. Yollar gerçekten çok kaliteli,
Türkiye’de de kaliteli yollar var ama bunu ülke geneline yaymak lazım. Tabii
Almanya’nın her şehri böyle midir bilemem. Ben sadece Frankfurt için
konuşuyorum.
Main Nehrinin üzerinden Frankfurt manzarası. |
Ertesi gün akşam yemeğini yedikten ve sohbet+TV yaparaktan
günü tamamladık. Yarın sabah Frankfurt’tan Budapeşte’ye dönüş biletim vardı. Ve
kapının kapanma saati 06.00 idi. Dolayısıyla saat 02.30’da evden tren
istasyonuna doğru yola çıktık. Vedalaştıktan sonra otobüs şoföründen 14€
vererek biletimi aldım ve yerime geçtim. 1 saat boyunca uyuduktan sonra
havaalanında gerekli işlemleri tamamladıktan sonra Budapeşte’ye saat 08.30 gibi
indim. Eve dönmüş ve 3 günlük Frankfurt gezimi/ziyaretimi tamamlamıştım.
Bir sonraki yazımda Belçika ve Hollanda deneyimlerimi
paylaşacağım görüşmek üzere..
23/02/2013 - 15:05
Isparta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder